Endonezya içindeki bendungan ne anlama geliyor?

Endonezya'deki bendungan kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte bendungan'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki bendungan kelimesi baraj, set, Baraj anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

bendungan kelimesinin anlamı

baraj

noun

Seluruh cerita langsung keluar begitu saja seperti air yang menembus bendungan.
Yıkılmış bir barajın üzerinden çağlayan su gibi bütün hikâye ağzımdan dökülüverdi.

set

noun

Mereka tenggelam saat lava dari sebuah gunung berapi terdekat dibendung lembah ini dan menciptakan danau.
Bunlar yakındaki bir volkandan gelen lavlar set oluşturduğunda batmışlar ve göl oluşturulmuş.

Baraj

Pemerintah yang merahasiakan piramida kuno di bawah Bendungan Hoover!
Hoover Barajı altında antik piramit olduğu gerçeğini saklayanlardan yani!

Daha fazla örneğe bakın

Karena lebih dari setengah jumlah sungai di dunia disumbat oleh sedikitnya sebuah bendungan yang besar . . . , bendungan telah memainkan peranan yang sangat penting dalam mengganggu kestabilan ekologi sungai.
Yeryüzündeki nehirlerin yarısından fazlasının izlediği yol, en az bir dev barajla engellendi . . . . , barajlar nehirlerin ekolojik dengesinin bozulmasında göze çarpar bir role sahiptir.
Surat kabar Australia The Sydney Morning Herald melaporkan bahwa semakin banyak tokoh Katolik yang berpengaruh menyatakan bahwa ”diakhirinya selibat yang dipaksakan akan turut membendung merosotnya jumlah imam”.
Avustralya’da yayımlanan The Sydney Morning Herald gazetesi gittikçe artan sayıdaki nüfuzlu Katoliğin “zorunlu bekârlık kurallarına son vermenin papaz kaybına engel olacağını” savunduklarını yazdı.
" Kami pergi ke bendungan dimana dulu ada desa Shimokage. "
" Barajın altında kalmış Shimokage köyüne gidiyoruz "
Kebebasan baru yang sekarang dimiliki para pembuat film telah melepaskan gelombang besar yang tak dapat dibendung.
Filmlere tanınan yeni özgürlükler önüne geçilemeyen şiddetli bir sele yol açtı.
Seluruh cerita langsung keluar begitu saja seperti air yang menembus bendungan.
Yıkılmış bir barajın üzerinden çağlayan su gibi bütün hikâye ağzımdan dökülüverdi.
Mereka di rumah kecil di bendungan dengan berang berang.
Kunduz'un barajdaki evindeler.
Kota tua Samsat terendam pada tahun 1989 di bawah Bendungan Ataturk.
Samsat'ın eski kenti 1989'da Atatürk Barajı'nın suları altında kaldı.
Membendung air seperti Sedra?
Sedra'ya doğru mu hareket ediyor?
Tempat di mana bendungan adalah adalah jenis murni terbesar dataran tinggi di Eropa.
Burası Avrupa'nın en yüksek eldeğmemiş bölgelerinden biri.
Kita menghargai hukum dan ketertiban, tetapi kita tidak dapat membendung semakin meningkatnya perampokan, pemerkosaan, dan pembunuhan.
Kanun ve düzen istiyor, ama çığ gibi büyüyen soygun, ırza geçme ve adam öldürme olaylarına set çekemiyoruz.
Tapi nyatanya masalah antara ibumu dan aku, sudah tak terbendung.
Ama işin aslı şu ki, annenle aramızda olanlar hiç hoş şeyler değildi.
Dia buat bendungan makanan untuk 3 musim dingin.
Üç kış yetecek yiyeceğini saklamak için büyük barajlar yapar.
Bendungan, kematian detektif, benda buatan, dan bahkan kau, Mayor.
Baraj, ölü dedektif, protezler ve hatta sen Binbaşı...
Salah satunya adalah penyebaran AIDS yang tak terbendung, yang menewaskan 300 orang setiap jamnya.
Biri, saatte 300 kişiyi öldüren AIDS’in amansız yayılışıdır.
Sebagai salah satu yang terbesar di dunia, bendungan ini memuat 148.500.000 meter kubik urukan tanah.
Bu baraj, yeryüzündeki en büyük barajlardan biridir ve 148.500.000 metreküp dolgu toprak içermektedir.
Kita harus membuang semua yang tidak ada gunanya dalam hidup kita dan harus belajar membendung arus masuk barang.
Hayatımızda ne kadar gereksiz şey varsa hepsini çıkarıp atmalıyız ve hayatımıza giren şeyleri de azaltmayı öğrenmeliyiz.
Yup, bendungan sialan itu
Evet, lanet olası baraj
Mula-mula, para insinyur pembangun jalan kereta api menanggulangi kendala air dengan membendung sungai dan membangun waduk guna menampung air hujan.
Başlangıçta, demiryolu mühendisleri su problemini bir dere önüne set kurarak ve yağmur suyunu biriktiren bir rezervuar inşa ederek çözdüler.
Bendungan?
Bir baraj?
Hanya ada satu cara untuk menghentikan tak terbendung.
Durdurulamazı durdurmanın tek yolu var.
Ada duel Kamis malam nanti di dekat bendungan.
Perşembe akşamları barajda düellolar var.
Malam ini, ada laporan kereta yang tergelincir...,... lumbung terbakar...,... dan serangan biadab di bendungan air di District 5.
Bu akşam raydan çıkartılmış trenlerin haberin aldık kundaklanmış ambarların ve de 5. Mıntıka'daki baraja yapılan vahşi saldırının.
Yeah gelombang besar bergolak gemuruh air ini akan dibebankan dengan potongan besar es dari bendungan es.
Evet dev bir yuvarlanan gürleyen bir, bu su buz barajının buz külçeleriyle dolu olurdu.
1936 - Bendungan Hoover selesai dibangun.
1936 - ABD'de Hoover Barajı'nın inşaatı tamamlandı.
Howe menodai orang mati untuk membangun tentara tak terbendung, salah satu yang diperlukan senjata gigih untuk menghentikannya.
Howe yenilmeyen bir ordu yapmak için ölüme saygısızlık etti ve bunu durdurmak için de yenilmez bir silah yapmak gerekti.

Endonezya öğrenelim

Artık bendungan'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.