Endonezya içindeki berbaring ne anlama geliyor?
Endonezya'deki berbaring kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte berbaring'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki berbaring kelimesi uzanmak, yatmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
berbaring kelimesinin anlamı
uzanmakverb Setelah makan dengan lahap, ia bersandar dan berbaring di ujung salah satu tumpukan. Sonra iştahla yemeğini yedi, ardından da yığınlardan birinin yanına uzandı. |
yatmakverb Akan tetapi, perjalanan itu termasuk menghabiskan waktu berbaring di atap gerbong kereta dan berdiri pada papan penyangga. Bununla birlikte, yolculukta tren vagonunun üstünde yatmak ve basamakta durmak zorunda kaldığım zamanlar oldu. |
Daha fazla örneğe bakın
Aku dapat berbaring di sini selamanya. Sonsuza kadar buraya yaslanabilirim. |
4 Sebelum mereka dapat berbaring, pria-pria di kota itu, pria-pria Sodom, mengepung rumah tersebut,+ dari anak-anak sampai orang tua, semua orang dalam satu gerombolan. 4 Daha yatmamışlardı ki, Sodom erkekleri, gencinden yaşlısına şehrin bütün adamları bir güruh+ halinde Lût’un evini sardı. |
Kau perlu berbaring. Gidip yatacağım. |
Kemudian Rut datang dengan diam-diam dan menyingkapkan penutup kaki Boaz dan berbaringlah ia di sana. Sonra Rut sessizce geldi, adamın ayaklarının üzerindeki örtüyü kaldırıp oraya uzandı. |
Kau bisa bergulir dalam gang, memerangi sekelompok preman dan kemudian berbaring di tempat tidur yang bersih tanpa mandi sepanjang malam. Bir grup salakla mücadele ederek dar bir sokakta yuvarlanıyor olablir ve sonra, bütün gece bir duş almadan, temiz bir yatakta uzanıyor olabilirdin. |
Apakah Santo Petrus dibaringkan di gereja Jerman? Aziz Peter Alman kilisesinde mi yatıyor? |
Saya terbaring di tempat tidur selama dua bulan. İki ay yattım. |
“Serigala akan tinggal bersama domba dan macan tutul akan berbaring di samping kambing. Anak lembu dan anak singa akan makan rumput bersama-sama, dan seorang anak kecil akan menggiringnya.”—Yesaya 11:6; 65:25. “Ve kurt kuzu ile beraber oturacak, ve kaplan oğlakla beraber yatacak; ve buzağı ve genç aslan ve besili sığır bir arada olacak; ve onları küçük bir çocuk güdecek.”—İşaya 11:6; 65:25. |
Lepas kaosmu dan berbaringlah. Gömleğinizi çıkarın ve uzanın. |
Dalam waktu tiga hari, aku akan terbaring dalam tidur abadi. Üç gün sonra, ebedi uykuya dalacağım. |
Namun, sungguh menyedihkan bahwa selama 18 bulan terakhir kehidupannya, Ibu hanya terbaring di tempat tidur karena tuberkulosis, yang pada waktu itu tidak dapat disembuhkan. Fakat ne yazık ki annem ömrünün son 18 ayını o zamanlar tedavisi olmayan tüberküloz hastalığı yüzünden yatağa bağlı olarak geçirdi. |
Ketika saya kelelahan, saya berbaring di lantai beton. Artık tükendiğimde, yere uzandım. |
Dia berbaring di Ashram Sripur. Sripur tekkesinde yatıyormuş |
Saat aku terbaring disini karena sakit perut dia bahkan tidak melihatku. Mide ağrısından burada yatıyorum, umurunda bile olmaz. |
Kamu perlu berbaring direrumputan dan perlakukan pacarmu dengan baik Kenara biraz para koyup kadınına düzgün hayat yaşatmalısın. |
Meskipun terus terbaring dan sakit parah, ia ingin tetap ambil bagian dalam pekerjaan pengabaran. Çok hasta ve yatalak olmasına rağmen, iyi haberi duyurma işine katılma arzusunu kaybetmemişti. |
Atas permintaan ayahnya, Lea, yang kemungkinan besar mengenakan selubung yang tertutup rapat, berbaring pada malam sebelumnya di ranjang pengantin yang diperuntukkan bagi Yakub dan Rakhel. Babasının isteği üzerine Rahel’in gelin yatağına o gece Lea girmişti; tanınmamak için muhtemelen bir peçe takmıştı. |
Saya berbaring di bawah sinar matahari. Güneste uzaniyorum. |
Mereka tidak akan melakukan kelaliman atau berbicara bohong; dalam mulut mereka tidak akan terdapat lidah penipu; ya, mereka akan seperti domba yang makan rumput dan berbaring dengan tidak ada yang mengganggunya.” İsrailin bakiyesi haksızlık etmiyecekler; ve yalan söylemiyecekler; ve ağızlarında hileli dil bulunmıyacak; çünkü onlar otlanıp yatacaklar ve korkutan olmıyacak.” |
Kamarnya, kamar yang tepat bagi manusia, hanya agak terlalu kecil, berbaring dengan tenang di antara empat dinding yang terkenal. Onun odası, bir insan için uygun bir oda, sadece biraz çok küçük, iyi bilinen dört duvarları arasında sessizce yatıyordu. |
”Apabila engkau berjalan, ia akan menuntun engkau; apabila engkau berbaring, ia akan menjaga engkau; dan apabila engkau bangun, ia akan memperhatikan engkau.” —Amsal 6: 20- 22. “Yürüdüğün zaman sana yol gösterecek; yattığın zaman üzerine bekçilik edecek; ve uyandığın zaman seninle söyleşecek.”—Süleymanın Meselleri 6:20-22. |
Aku hanya berbaring di pantai dan melihat orang-orang berenang. Kumsalda öylece uzanıp yüzenleri seyrettim. |
Salah seorang yang saya bantu untuk mengetahui maksud-tujuan Allah ialah seorang pemuda yang terbaring sakit. Tanrı’nın amaçlarıyla ilgili bilgi almasına yardımcı olduğum kişilerden biri yatalak bir genç adamdı. |
Berbaringlah lagi. En iyisi sen biraz daha yat. |
Berbaringlah, Nyonya Skitzer. Siz arkanıza yaslanın, Bayan Skitzer. |
Endonezya öğrenelim
Artık berbaring'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.