Endonezya içindeki dielu-elukan ne anlama geliyor?
Endonezya'deki dielu-elukan kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte dielu-elukan'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki dielu-elukan kelimesi hoş geldiniz, hoş geldin, hoşgeldin, hoşgeldiniz, buyurmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
dielu-elukan kelimesinin anlamı
hoş geldiniz(welcome) |
hoş geldin(welcome) |
hoşgeldin(welcome) |
hoşgeldiniz(welcome) |
buyurmak(welcome) |
Daha fazla örneğe bakın
Ya, sekalipun orang-orang mengelu-elukan dia sebagai Raja mereka, Yesus tetap rendah hati. —Mat. İnsanlar ona kral olarak hitap edip yücelttiğinde bile İsa alçakgönüllü tutumunu korudu (Mat. |
Di Roma kuno para penguasa pernah menggunakan narkisus kuning untuk mengelu-elukan para ksatria yang menang dalam peperangan. Bir zamanlar eski Roma’daki yöneticiler zafer kazanan askerlerini sarı nergislerle selamlarlardı. |
Sains mengelu-elukan darah sebagai penyelamat kehidupan dan menyatakannya aman untuk digunakan. Bilim bir hayat kurtarıcı olarak ona övgüler yağdırdı ve kanın kullanımının güvenli olduğunu duyurdu. |
Perubahan ini sangat dielu-elukan dan berjalan sangat cepat. Değişim memnuniyet verici ve hızlı gerçekleşiyor. |
Prestasinya dielu-elukan oleh wanita-wanita Israel, yang bernyanyi, ”Saul mengalahkan ribuan, dan Daud puluhan ribu.” Onun başarısı İsrailli kadınların müzik eşliğinde söyledikleri şu sözlerle kutlandı: “Saul vurdu binlerini, Davud da on binlerini.” |
Gimana menurut elu-elu semua? Buna ne dersiniz? |
Calvin dielu-elukan sebagai salah seorang Reformis terdepan. Calvin en önde gelen Reformculardan biri kabul edildi. |
Traktat Antartika telah dielu-elukan sebagai ”contoh kerja sama internasional yang tiada duanya”. Antarktika Antlaşması “uluslararası işbirliğinin eşsiz bir örneği” olarak tanıtıldı. |
Sewaktu seorang wanita dilaporkan melakukan bunuh diri dengan cara tersebut, banyak warga setempat mengelu-elukan tragedi itu. Bir kadının bu şekilde intihar ettiği söylendiğinde, yerel halktan çoğu kişi bu feci olayı övmüştü. |
Banyak orang mengelu-elukan dia sebagai calon Raja Israel. —Mat 21:9-12. Kalabalıklar onu İsrail’in gelecek kralı olarak selamladı.—Mt 21:9-12. |
Jadi HAIL (mengelu-elukan). Öyleyse, selam (hail). |
Mereka meng elu-elukannya seakan dia keluarga mereka. Onlardan biriymiş gibi bağırlarına basıyorlar onu. |
Kami diperintahkan agar meneriakkan slogan-slogan politik untuk mengelu-elukan partai yang sedang berkuasa. İktidardaki parti lehine siyasi sloganlar atmamız emredildi. |
Ada yang bahkan gencar mengupayakan perubahan, dengan mengelu-elukan slogan seperti ”Karena Yesuslah, kita merayakannya”. Hatta bazıları gidişatı değiştirmek için gayretle çalışıyor ve ‘Bayram zamanının nedeni İsa’nın dünyaya gelişi’ gibi sloganlar kullanarak bu eğilimin önüne geçmek istiyorlar. |
Dan sewaktu menyanyi, jangan terlalu memikirkan apakah suara Anda akan dielu-elukan dengan tepuk tangan atau dihadiahi piala. Size ödül kazandıracak kadar güzel bir sesiniz olmasa da üzülmeyin. |
(Kisah 14:15) Tidak ada alasan untuk mengelu-elukan mereka atau mengidolakan mereka. (Resullerin İşleri 14:15, YÇ) Onları göklere çıkarmana veya onları gözünde ilahlaştırmana gerek yok. |
Saya pikir orang dengan tanggung jawab seperti itu pasti berharap untuk dielu-elukan. Bu kadar yüksek konumdaki biri herhalde şaşaalı bir şekilde karşılanır diye düşündüm. |
Mengelu-elukan namamu. Anlıyorum... |
Keduanya menjijikkan sebab mereka telah dielu-elukan sebagai satu-satunya harapan perdamaian di bumi. Her ikisinin de mekruh olmasının nedeni, yeryüzünde barışın tek ümidi olarak müjdelenmeleriydi. |
Sewaktu Daud memperlihatkan kehebatan sebagai pejuang dan dielu-elukan oleh rakyat, Saul mulai memandang Daud sebagai saingan. Davud askeri açıdan üstün bir beceri ve cesaret gösterip insanlar tarafından onurlandırıldığında, Saul onu rakip olarak görmeye başladı. |
Saya senang sekali mendengar nama saya dielu-elukan para penonton! Tribünlerde adımın yankılanmasına bayılırdım. |
Namun, beberapa penasihat yang tadinya mengelu-elukan perceraian telah mengubah saran mereka. Ancak, bir zamanlar boşanmaya en iyi çözüm olarak bakan danışmanların bir kısmı şimdi fikir değiştirdi. |
Media massa mengelu-elukannya; masyarakat pun merasa terhibur. Kitle iletişim araçları bu kutlamayı övüyor, halk ise sadece eğleniyor. |
Anda dengar mereka mengelu-elukan namanya, Arkamdan konuşurken duydum onları.. |
Suara keras yang mengelu-elukan raja ada di tengah-tengahnya. Ve O kral olarak onlar arasında övgülerle selamlanır. |
Endonezya öğrenelim
Artık dielu-elukan'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.