Endonezya içindeki memancing ne anlama geliyor?
Endonezya'deki memancing kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte memancing'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki memancing kelimesi balıkçılık anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
memancing kelimesinin anlamı
balıkçılıknoun Dia mengajak Tom pergi memancing. O, Tom'u bir balıkçılık gezisine götürdü. |
Daha fazla örneğe bakın
Memancing hasrat Petronius dan teman-temannya untuk menyaksikannya sendiri. Petronius ve dostlarının görmek için can attığı zevkler. |
Hanya seorg dayang busuk telah memancing sekelompok manusia busuk kesini Bir saray hizmetçisi çok fazla serseri cezbetmiş! |
Dia mencoba memancing kalian keluar ke tempat terbuka. Sizi ortaya çıkarmaya çalışıyormuş sadece. |
Saya mulai menyendiri dan mencari hiburan di luar rumah, memancing ikan trout di daerah terpencil di Minnesota dan Michigan Utara. Kendimi insanlardan soyutlamaya başladım ve Minnesota’nın ve Yukarı Michigan’ın ıssız bölgelerinde alabalık avlayarak açık havada avuntu buldum. |
Bagaimana kalau kalian memancing Iblis ke tepian dan aku lompat. Siz şeytanı çukura kadar getirseniz sonra ben içeriye atlasam. |
Baiklah, sebelum mereka pergi pada setiap jenis cerita yang fantastis, apa yang sebenarnya terjadi adalah bahwa ia membawa saya keluar, ketika saya 10 tahun tombak-memancing, sepuluh tahun, dan saya tombak flipper saya sendiri. Pekâlâ, onlar herhangi bir fantastik hikayeye başlamadan önce gerçekte olan şey beni 10 yaşında zıpkınla balık avlamaya götürmüştü. 10 yaşındaydım ve kendi paletimi zıpkınladım. |
Apa dia berusaha untuk membujuknya atau memancing intel? İkna etmeye mi yoksa istihbarat almaya mı çalışıyor? |
/ Memancing. Balık tutuyordum. |
Apakah Anda ingin pergi memancing? Balık mı avlayacaksın? |
Kakek, bisakah kita memancing besok? Dede yarın balık tutmaya gidebilir miyiz? |
Kita akan pergi memancing. Balığa çıkıyoruz. |
Aku tahu apa yang memancingmu ke Otranto. Otranto'ya seni neyin çektiğini biliyorum. |
Memancing! Balık tutmak! |
Juga menjadi tujuan bagi wisatawan yang menyukai memancing. Balık tutmak isteyenler için de iyi bir seçim. |
Ujaran kebencian berarti konten yang memancing kebencian atau kekerasan terhadap kelompok berdasarkan ras, etnis, kebangsaan, agama, disabilitas, jenis kelamin, usia, status veteran, atau identitas/orientasi seksual. Nefret söylemi ile kastettiğimiz; ırk, etnik köken, milliyet, din, engellilik, cinsiyet, yaş, gazilik durumu veya cinsel tercih/kimlik temelinde çeşitli topluluklara karşı nefreti veya şiddeti teşvik eden içeriklerdir. |
Meskipun pergi mendekati matahari akan memancing bencana, tapi takdir akan memaksanya untuk berada di samping matahari dan melindunginya. Güneşin yanına gitse felaketler olacak ama kader o kızı güneşin yanında kalmaya ve onu korumaya zorluyor |
Jadi, kau memutuskan utk memancing dia keluar dengan menculik " teman berbulu halus " - nya? Yani onu köpeğini çalıp kızdırarak mı ortaya çıkaracaksın? |
Aku tak memancing, sayang. Ben balık tutmam evlat. |
Dan sekarang kembali ke memancingmu... Şimdi balık tutma konuna gelelim. |
Anda satu-satunya yang jadi pemancing, Kinkabe. Burada zarf atan tek kişi sensin, Kinkabe. |
Dia memancing di es di daerah barat-tengah. O Midwest'te buzda balık tutmaya gider. |
Satu miliar orang bergantung pada memancing dari terumbu karang sebagai sumber dari semua protein mereka. Bir milyar insan, protein kaynağı olarak sadece mercan kayalıklarında bulunan su ürünlerine bel bağlıyor. |
Sang nelayan menjawab, ”Yah, memancing sedikit. Balıkçı şöyle cevap verir: “Biraz balık tutuyorum. |
Selamat datang di Bayeku, sebuah komunitas sungai di Ikorodu, Lagos-- satu representasi nyata dari beberapa komunitas sungai di Nigeria, komunitas yang jalur airnya dipenuhi gulma air yang invasif; komunitas dimana aktivitas ekonomi seperti memancing, transportasi air dan perdagangan terhambat, komunitas dimana tangkapan ikannya telah berkurang; komunitas di mana anak sekolah tidak bisa pergi ke sekolah selama berhari-hari, kadang berminggu-minggu, berturut-turut. Öyle ki bu toplumlarin, su yolları istilacı su bitkisi tarafından kuşatılmış. Bu toplumların ekonomik yaşamları engellenmiş; Balıkçılık, şu ulaşımı ve ticaret zarar görmüş. Öyle ki, balık alanları ufalmış, çocuklar bazen günlerce bazen de üst üste haftalarca okula gidemez olmuş. |
Kupikir ayah pergi memancing. Babam balık tutmaya gitti sanıyordum. |
Endonezya öğrenelim
Artık memancing'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.