Endonezya içindeki menempel ne anlama geliyor?

Endonezya'deki menempel kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte menempel'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki menempel kelimesi şaşırtmak, yapışmak, durmak, kalmak, yapıştırmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

menempel kelimesinin anlamı

şaşırtmak

(stick)

yapışmak

(stick)

durmak

(stay)

kalmak

(stay)

yapıştırmak

(stick)

Daha fazla örneğe bakın

Kacamatanya masih menempel.
Gözlükleri hala gözünde.
Oh, yeah. sedikit dari mereka diketahui menempel di keluarga.Mereka akan menghantui mereka bertahun
Evet, böyle aileler var, yıllarca takip edilmiş
Garis dan garis-garis kecil adalah telur menempel batu dan kemudian dibuahi.
Dizi dizi ufak yumurta kayaya yapıştırılıyor ve sonra dölleniyor.
Serbuk sari menempel pada bulu di dahi dan dadanya.
Polenler kuşların alnındaki ve göğsündeki tüylere bulaşır.
Aku menempel dengan Jimmy.
Ben Jimmy ile birlikteyim.
Bagian bawab gaun si bibi masih kering, tapi gaun Kitty sudah basah-kuyup dan menempel ke tubuhnya.
Dadının elbisesinin alt tarafı kuruydu, ama Kiti’nin elbisesi tepeden tırnağa sırılsıklam olmuş, üstüne yapışmıştı.
Aku dikikis dan dibuang lalu menempel di sepatu yang menjatuhkanku di sini.
Sonra oradan kazındım ve atıldım anında bir ayakkabının altına yapıştım, o da beni buraya getirdi.
Mengapa saya menempelkan kepala saya di atas tembok pembatas?
Neden başımı siperin üstünden dışarı çıkarıyorum?
Setelah itu kami membawa majalah yang sudah rampung ke kantor pos, mengangkutnya ke lantai tiga, membantu petugas kantor pos untuk menyortir, dan menempelkan perangko pada setiap amplop untuk dikirim.
Bundan sonra, hazırlanmış dergileri postaneye götürüyorduk ve üçüncü kata taşıyıp personelin onları ayırmasına ve zarfları pullamasına yardım ediyorduk.
Beberapa komplikasi lainnya, bergantung di mana letak endometrium itu, bisa berupa terbentuknya adhesi (pelekatan bagian-bagian tubuh yang berdekatan karena radang), perdarahan atau sumbatan pada usus, terganggunya fungsi kandung kemih, dan pecahnya jaringan endometrial yang menempel di luar rahim, yang dapat membuat penyakit itu tersebar ke mana-mana.
Bunlardan bazıları şunlardır: Yapışıklıkların oluşması, bağırsak kanaması veya tıkanması, mesanenin işlevinin engellenmesi ve hastalığın yayılmasına yol açabilen bir durum olan, rahim dışına yerleşmiş endometriyum dokularının yırtılması.
Se... setelan yang kau pakai, label harganya masih menempel di lengannya.
Şey... Giydiğin takımın kolunda etiketi duruyor hala.
Sewaktu Andre sedang bertugas malam di rumah sakit, rekan-rekan wanitanya berulang kali menempelkan pesan—yang dihiasi gambar-gambar hati—di bantalnya, mengajaknya berhubungan seks.
André hastanede gece vardiyasında çalışırken bayan iş arkadaşları sürekli yastığının üzerine kalplerle süslü, cinsel ilişkide bulunmayı teklif eden notlar bırakıyorlardı.
Biarkan aku menempelkan uang logam di matanya untuk si tukang perahu.
Kayıkçı Charon için gözlerinin üstüne iki sikke koyayım.
Untuk saat ini, mari kita hanya menempel melon, OK?
Şimdi kavunlarda kalalım.
Mengapa kita kagak menempel baik, perkakas tangan kuno untuk saat ini.
İstersen şimdilik eski el aletleriyle çalışalım, olur mu?
Sekarang tinggal satu, tapi namanya menempel.
Sonradan bir tane kaldı.
Diantara beberapa aset DVD lain adalah itu sangat kecil, anda bisa menempelkannya dan memposkannya dengan murah.
DVD'nin birçok özelliği yanında, küçük olması onu postaya koyup ucuz bir şekilde gönderebilmenizi sağladı.
Hal ini akan menyingkirkan setiap gumpalan kecil dan juga membuat permukaannya kasar sehingga lapisan cat dapat menempel erat.
Bu işlem, yüzeyi, kalan pürüzlerden temizleyecek ayrıca onu biraz aşındıracak, böylece duvarlar sonraki boya katını iyice emecek.
Jadi tidak ada lagi pembuat sepatu, tapi sekarang ada orang-orang yang menempel sol sepatu pada sepatu orang lain.
Yani artık ayakkabı üreticileri yoktu, insanların ayakkabılarına taban çakanlar vardı.
Dengan menempel dekat dengan Mum, ia akan belajar bagaimana ia berburu untuk stempel, pelajaran penting untuk kelangsungan hidup masa depannya.
Annesine yakın durarak gelecekte hayatta kalmasını sağlayacak olan fok avlamayı öğrenecek.
Lalu, dia menempelkan lumpur di matanya dan menyuruh dia untuk membasuhnya di Kolam Siloam.
Bununla birlikte gözlerine çamur koyup Siloam Havuzu'nda yüzünü yıkamasını ister.
Grimesy, menempel dengan Waddell dan berikan dia amunisi saat dia butuhkan
Grimesy, Waddell' in yanında kal ve gerektiğinde ona cephane ver
Menempelkan sidik jari di pistolmu.
Parmak izimi silaha bulaştırıyorum.
Tidak, hidup adalah tentang menempel dengan senjatamu.
Hayır, hayatta inatçı olmak gerekir.
Para peneliti menempelkan stiker berwarna pada tubuh gagak yang hanya dapat dilihat melalui cermin.
Araştırmacılar saksağanların üstüne sadece aynada görebilecekleri bir yerde renkli bir işaret koydular.

Endonezya öğrenelim

Artık menempel'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.