Endonezya içindeki menghibur ne anlama geliyor?
Endonezya'deki menghibur kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte menghibur'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki menghibur kelimesi avutmak, eğlendirmek, avunmak, dindirmek, yatıştırmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
menghibur kelimesinin anlamı
avutmak(cheer) |
eğlendirmek(entertain) |
avunmak(comfort) |
dindirmek(mollify) |
yatıştırmak(comfort) |
Daha fazla örneğe bakın
Penyedia dan semua hiburan dan pengalihan. Her şeyi, her türlü eğlenceyi sağlayabilen kişi. |
Bagi mereka, nubuat Yesaya memuat janji tentang terang rohani dan harapan yang menghibur—Yehuwa akan membawa mereka kembali ke tanah asal mereka! İşaya’nın peygamberliği onlar için ışık ve ümit kaynağı olan teselli edici bir vaat içeriyordu –Yehova onları yurtlarına geri döndürecekti! |
Rasul Paulus menulis, ”Segala perkara yang ditulis dahulu kala ditulis untuk mengajar kita, agar melalui ketekunan kita dan melalui penghiburan dari Tulisan-Tulisan Kudus, kita mempunyai harapan.” —Roma 15:4. Resul Pavlus şöyle yazdı: “Evelden her ne yazıldı ise, bizim öğretilmemiz için yazıldı, ta ki, sabırla ve kitapların tesellisi ile ümidimiz olsun.”—Romalılar 15:4. |
Hal ini semestinya menghibur kita jika kita sudah bertobat tetapi masih merasa sangat tertekan karena kesalahan kita yang serius. Eğer gerçekten tövbe ettiğimiz halde ciddi hatalarımızdan ötürü hâlâ büyük bir üzüntü duyuyorsak bu örnekler bizi teselli edecek. |
Saya sangat terhibur ketika membaca artikel ini, yang menguatkan harapan saya bahwa saya akan bertemu lagi dengannya pada saat kebangkitan. Bu makaleyi okumak beni çok rahatlattı ve annemi dirilmede tekrar göreceğime dair ümidimi güçlendirdi. |
Akan tetapi, seorang Saksi yang lanjut usia, yang juga pernah terlibat dalam bentuk hiburan tradisional Jepang, bertanya kepada saya mengapa saya berpikir harus berhenti. Bununla birlikte, kendisi de geleneksel Japon eğlence türlerinden biriyle uğraşmış yaşlıca bir Şahit, ayrılmayı neden zorunlu bulduğumu sordu. |
Tapi, dengan merenungkan berkat-berkat Yehuwa, kita akan terhibur dan mendapat kekuatan untuk bertekun. Böyle zamanlarda, hayatımızdaki nimetler üzerinde düşünerek teselli ve güç buluruz. |
Segera setelah Yesaya memberi tahu Raja Hizkia tentang kebinasaan mendatang atas Yerusalem dan deportasi orang-orang Yehuda ke Babilon, ia mengemukakan kata-kata Yehuwa yang menjanjikan pemulihan, ”’Hiburlah, hiburlah umatku,’ demikian firman Allahmu. Kral Hizkiya’ya Yeruşalim’in yıkımının yaklaştığını ve Yahudi kavminin Babil’e sürüleceğini söyleyip hemen ardından Yehova’nın geri döneceklerini vaat eden sözlerini bildirir: “Allahınız diyor: Teselli edin, kavmımı teselli edin. |
Sang guru menyatakan penghargaannya yang dalam atas penghiburan berdasarkan Alkitab yang diberikan lewat artikel-artikel ini. Öğretmeni daha sonra, o makalelerdeki Mukaddes Kitaba dayalı teselli için takdirini dile getirdi. |
Beberapa hiburan memang sehat dan menyenangkan. Bazı eğlenceler sağlıklı ve eğlendiricidir. |
Misalnya di Yakobus 5:7-11, Ayub dijadikan sebagai teladan untuk menghibur dan membantu orang Kristen bertekun menghadapi masa sulit, dan sebagai pengingat bahwa Yehuwa mengupahi ketekunan seperti itu. Örneğin, Yakup 5:7-11 ayetlerinde imanlı kişileri zorluklara dayanmaya teşvik etmek ve Yehova’nın, onların tahammülünü ödüllendireceğini göstermek amacıyla Eyüp’ün örnek verildiğini görüyoruz. |
(5) Berikan contoh-contoh tentang bagaimana Saksi-Saksi Yehuwa saling menghibur dan menguatkan (a) setelah gempa bumi, (b) setelah badai melanda, dan (c) selama perang sipil? (5) Yehova’nın Şahitlerinin (a) depremden sonra, (b) kasırgadan sonra ve (c) iç savaş sırasında birbirine nasıl destek olduğunu ve birbirini nasıl teselli ettiğini gösteren örnekler verin. |
Yesus mengumumkan suatu berita yang menghibur kepada orang-orang yang seperti buluh yang memar yang dibengkokkan dan bahkan diinjak-injak. İsa, boynu bükülmüş hatta ayaklar altında ezilmiş bir kamışa benzeyen insanlara teselli edici bir mesaj verdi. |
Seorang saudari sekaligus teman yang berdaya pengamatan menduga bahwa mungkin ini adalah akibat kesedihan saya dan menganjurkan saya untuk berdoa kepada Yehuwa memohon bantuan dan penghiburan. Arkadaşım olan anlayışlı bir iman kardeşim, bunun hissettiğim kederden kaynaklanabileceğini söyledi ve beni Yehova’dan yardım ve teselli istemeye teşvik etti. |
Dengan demikian, seraya Yesus melaksanakan pelayanannya, ia tidak hanya menghibur orang-orang yang mendengarkan dengan iman, tetapi juga meletakkan dasar untuk membesarkan hati orang-orang selama ribuan tahun kemudian. Böylece İsa hizmetini sürdürürken sadece kendisini imanla dinleyenleri teselli etmekle kalmadı, yaklaşık iki binyıl boyunca insanları yüreklendirmek için de bir temel atmış oldu. |
Apakah saya memikirkan pandangan Yehuwa sewaktu memilih hiburan?’ Bir eğlence seçerken Yehova’nın ne düşüneceğini dikkate alıyor muyum?” |
Orang-tua hendaknya mengawasi hiburan anak-anak mereka Ana-babalar çocuklarının eğlencelerini gözlemlemeli |
Utamakan kegiatan rohani bersama keluarga di atas hiburan dan rekreasi Ailece önceliği eğlenme ve dinlemeye değil, ruhi faaliyetlere verin |
Saya mulai menyendiri dan mencari hiburan di luar rumah, memancing ikan trout di daerah terpencil di Minnesota dan Michigan Utara. Kendimi insanlardan soyutlamaya başladım ve Minnesota’nın ve Yukarı Michigan’ın ıssız bölgelerinde alabalık avlayarak açık havada avuntu buldum. |
Semoga Allah yang memberikan ketekunan dan penghiburan membuat kamu memiliki di antara kamu sikap mental yang sama dengan yang dimiliki Kristus Yesus.” —Rm. Tahammül ve teselli kaynağı olan Tanrı, Mesih İsa’nın zihniyetinin sizlerde de olmasını sağlasın” (Rom. |
Peribahasa ini juga mengajarkan bahwa meski teman yang berempati yang bisa memberikan dukungan emosi dapat menghibur kita, manusia terbatas dalam memberikan penghiburan. Bu özdeyiş, duygusal destek aramak için duygudaş bir dosttan yardım almak teselli edici olsa da, insanların sunabileceği tesellinin sınırlı olduğunu öğretir. |
Kita bisa sedikit terhibur dengan menjalin atau mempererat persahabatan, belajar keterampilan baru, atau berekreasi. Kısa bir mola vermek için yeni arkadaşlıklar kurabilir, dostluklarınızı güçlendirebilir, yeni beceriler edinebilir veya iyi vakit geçirmenizi sağlayacak başka şeyler yapabilirsiniz. |
APAKAH saudara sedang mencari penghiburan? SİZ de teselli arıyor musunuz? |
Mengapa penghiburan yang Yehuwa sediakan itu unik? Yehova’nın tesellisi neden eşsizdir? |
(Yohanes 3:36; Ibrani 5:9) Jika mereka melakukan dosa yang serius karena kelemahan, maka mereka memiliki seorang penolong, atau penghibur, dalam diri Tuan Yesus Kristus yang dibangkitkan. (Yuhanna 3:36; İbraniler 5:9, 10) Eğer zayıflıkları yüzünden ciddi bir günah işlerlerse, o zaman diriltilmiş Rab İsa Mesih’ten yardım alır ya da onun tarafından teselli edilirler. |
Endonezya öğrenelim
Artık menghibur'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.