Endonezya içindeki menjahit ne anlama geliyor?
Endonezya'deki menjahit kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte menjahit'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki menjahit kelimesi dikmek, dikiş dikmek, konfeksiyon, dikiş dikmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
menjahit kelimesinin anlamı
dikmekverb Aku akan menyelinap, melihat apa aku bisa temukan beberapa perlengkapan, jadi kita bisa menjahit lukamu dengan baik. Seni ayağa dikmek için içeri sızıp erzak bulmaya çalışacağım. |
dikiş dikmekverb Saya melakukan hal ini dengan melakukan sesuatu bagi orang-orang lain, seperti membuat kue dan menjahit. Bunu, başkaları için kek pişirmek ve dikiş dikmek gibi bazı işlerle yaparım. |
konfeksiyonverb |
dikiş dikmek
Saya melakukan hal ini dengan melakukan sesuatu bagi orang-orang lain, seperti membuat kue dan menjahit. Bunu, başkaları için kek pişirmek ve dikiş dikmek gibi bazı işlerle yaparım. |
Daha fazla örneğe bakın
Ia mulai menjahit. Terziliğe başladı. |
Jenis jubah ini perlu dijahit pada sisi-sisinya. Sonra eteği bastırılır ve kenarları dikilirdi. |
Sekarang, menjahit! Şimdi dik bakalım! |
Jadi sangat mungkin kapal ini bisa berperan memenuhi kebutuhan makhluk tersebut dengan cara yang sama seperti jahitan. Bu gemi o yaşam formunun ihtiyacı olan şeyi aynen dikiş atar gibi yapabilir. |
Dia tidak pernah menjahit lengan kanan dengan benar. Manşetlerimi hiç doğru dikemiyor. |
Itu pertanda baik mereka akan menjahitnya. Dikiş atmaya karar vermeleri iyiye işaret. |
Kau pandai menjahit? İğneyle aran iyi mi? |
Dia adalah penjahit baru. Yeni terzimiz. |
Dan kostum ini adalah milikmu, Sugar, tapi aku senang menjahitnya. Ve bu senin kostümün Sugar ama memnuniyetle dikiyorum. |
”Keliman, jahitan dan simpulnya begitu rata, kuat dan artistik sehingga tampak sempurna.” Birleşme yerleri, dikişler ve düğümler öyle sağlam ve estetik ki bundan daha iyisi yapılamaz.” |
Di berbagai tempat, anak-anak yang tidak berpendidikan bisa jadi dititipkan kepada seseorang untuk magang dalam memasang batu bata, menangkap ikan, menjahit, atau beberapa keterampilan lainnya. Bazı yerlerde eğitimsiz çocuklar duvarcılık, balıkçılık, dikiş gibi işlerde çıraklık yapması için birinin yanına verilir. |
Aku mempunyai seorang teman penjahit. Terzi olan bir arkadaşım var benim takım elbiselerimi o dikiyor. |
Tullidge melaporkan bahwa sementara para wanita menjahit tabir bait suci, Joseph Smith, yang mengawasi mereka, mengatakan, ‘Para sister, Anda selalu ringan tangan. Tullidge’in anlattıklarına göre, kadınlar tapınağın perdelerini dikerken, onları izleyen Joseph Smith şöyle demiştir, ‘Kız kardeşlerim, çok güzel olmuş, siz her zaman hazırsınız. |
Kau membutuhkan jahitan. Dikiş atılmalı. |
Jika sepatumu robek, aku bisa menjahitkannya lagi. Ayakkabıların yine yırtılırsa, onları tamir ederim. |
Pakaian ini akan menyerap air dalam jumlah besar Pakaian ini akan menjadi sangat berat, dan akhirnya jahitannya akan lepas -- membuat saya merasa cukup terbuka. Elbise iyice ağırlaşır ve sonunda, büyük ihtimalle dikişler parçalanır -- beni epeyce çıplak hissettirir. |
Aku tak bisa menjahit. Ben dikiş bilmem ki! |
Kita perlu jahitan, Dikiş ipliğine, bandajlara, ve antibakteriyel bir şeylere ihtiyacımız var. |
Otto Kamien dari Herne yang bersahabat dengan saya, membantu menjahitkan pada seragam saya nomor tahanan dan segitiga ungu, yang menjadi tanda pengenal Saksi-Saksi Yehuwa di kamp. Herne’li Otto Kamien ile dost olduk, üniformamın üzerine mahpus numaramı ve kampta Yehova’nın Şahitlerini tanıtan mor üçgeni dikmeme yardım etti. |
Anak itu butuh 8.000 jahitan, tapi dia akan baik-baik saja. Çocuğa 8 bin dikiş falan atacaklar ama iyi olacak. |
Dia adalah seorang penjahit O terziydi. |
kau mengambil risiko menarik keluar jahitanmu kemungkinan infeksi, mungkin akan kena tembak lagi, hanya untuk berada di luar sini dengan aku. Dikişlerin atacak, enfeksiyon kapacaksın, belki yeniden vurulacaksın sadece burada benimle olmak için hem de. |
Sara, ruang hanya pada lantai yang tidak tercakup oleh alarm Adalah 1 inch antara jahitannya. Sara, alarmın kurulu olmadığı tek yer bağlantı yerleri arasındaki 2.5 cm'lik boşluk. |
Nah, maka kita apos; punya kasus ini menjahit. Tamam o zaman, bu davayı kapatmış bulunuyoruz. |
Sejarawan Herodotus menulis, ”Mereka mengisi bagian perut dengan mur paling murni yang telah ditumbuk, dengan johar, dan segala jenis rempah-rempah kecuali kemenyan, dan menjahit sayatan bedah itu.” Tarihçi Herodotos şunları yazdı: “Karnına dövülmüş saf mür ve çeşitli kokular doldurur; ve diker.” |
Endonezya öğrenelim
Artık menjahit'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.