Endonezya içindeki pencemaran tanah ne anlama geliyor?
Endonezya'deki pencemaran tanah kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte pencemaran tanah'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki pencemaran tanah kelimesi Toprak kirliliği anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
pencemaran tanah kelimesinin anlamı
Toprak kirliliği
|
Daha fazla örneğe bakın
+ Tetapi kamu datang dan mencemari tanahku; milik pusakaku sendiri kamu buat menjadi sesuatu yang memuakkan. + Ama siz girdiğiniz o diyarı, Benim toprağımı kirlettiniz; mülkümü iğrenç hale getirdiniz. |
(Pengkhotbah 8:9) Teknologi, ketamakan, dan kurangnya pengetahuan adalah faktor-faktor yang turut mencemari tanah, air, dan udara. (Vaiz 8:9) Teknoloji, açgözlülük ve cahillik, elbirliğiyle toprağı, suyu ve havayı kirletiyor. |
Berbagai bahan kimia dan limbah lain telah mencemari tanah, laut, dan udara. Kimyasal maddeler ve diğer atıklar toprağı, denizi ve havayı kirletti. |
Kau mencemari tanah sakral kami. Kutsal topraklarımıza girdiniz. |
Darah yang mencemari tanah pada peristiwa pembunuhan tersebut memberi kesaksian bisu, namun jitu, tentang kehidupan yang dipersingkat secara brutal. Cinayet olayının geçtiği yerdeki toprağı lekeleyen kan, bir cana zalimce kıyıldığının sessiz, fakat etkili bir kanıtını veriyordu. |
Karena dibutakan oleh kemakmuran, orang-orang Israel telah melupakan Taurat-Nya dan bersalah dalam mencemari tanah suci-Nya dengan penyembahan berhala, imoralitas, pertumpahan darah, dan kekerasan. İçinde bulunduğu refah yüzünden gözleri körleşen İsrail milleti, Tanrı’nın Kanununu unutmuş ve O’nun kutsal diyarını putperestlik, ahlaksızlık, kan dökme ve şiddetle kirletmekten suçlu olmuştu. |
33 ”’Jangan mencemari tanah tempat kamu berada; karena darahlah yang mencemari tanah itu,+ dan untuk tanah itu tidak ada pendamaian sehubungan dengan darah yang telah ditumpahkan di atasnya kecuali dengan darah orang yang menumpahkannya. 33 Yaşadığınız memleketi kirletmeyeceksiniz; kan dökmek memleketi kirletir+ ve içinde kan dökülen memleket için, ancak kan dökenin kanıyla kefarette bulunulur. |
Jadi saya ingin Anda membayangkan industri pertambangan yang belum pernah ada sebelumnya; bayangkan industri pertambangan yang tidak mencemari tanah; bayangkan bakteri membantu kita melakukannya dengan mengumpulkan dan mengendapkan material dari sisa larutan garam ini. Sizin daha önce var olmamış bir maden endüstrisini resmetmenizi istiyorum; Dünyayı kirletmek anlamında olmayan bir maden endüstrisini hayal edin; Bakterilerin tuzlu suyun desalinizasyonuyla mineralleri tortullaştırarak, biriktirerek ve çökelterek bize yardım ettiğini bir hayal edin. |
Mereka mencemarkan udara, tanah, serta air; mereka memenuhi bumi dengan ketidakadilan dan kekejaman. Havayı, toprağı ve suyu kirletiyor, yeryüzünü adaletsizlik ve vahşetle dolduruyorlar. |
Tambahkan kepada semua hal tersebut dampak pencemaran atas tanah dan laut secara terus-menerus. Bunlara, toprağın ve suyun sürekli kirletilmesini de ekleyin. |
Becker menggugat karena dia mengklaim perusahaan itu mencemari air tanah peternakannya. Becker çiftliğinin yeraltı suyunu kirlettiklerini iddia ederek onlara dava açmış. |
Limbahnya mencemari udara, tanah, segala hal di sekitar kami. Havaya, toprağa, her yere zehir saçıyor. |
Tanggung jawab apa yang dimiliki umat Kristiani dalam mengurangi pencemaran lingkungan kita—tanah, laut, dan udara? Çevremizin—kara, deniz ve havanın—kirlenme sürecinin yavaşlatılmasında İsa’nın takipçilerinin sorumluluğu nedir? |
Senyawa kimianya mencemari air, meracuni tanah. Suya karışıp toprağı zehirliyor. |
Air tanah tercemar, tidak aman untuk diminum. Yeraltı su kaynakları kirlendi, öyle ki artık içilmesi tehlikeli hale geldi. |
Tanahnya tercemar. Toprak zehirlendi. |
Setiap tahun, setidaknya 470 juta pon ftalat mencemari udara, air, dan tanah kita. Her yıl en az 213 milyon kilogram ftalat havamızı, suyumuzu ve toprağımızı kirletiyor. |
JY: Setiap tahun, setidaknya 470 juta pon ftalat mencemari udara, air, dan tanah kita. JY: Her yıl en az 213 milyon kilogram ftalat havamızı, suyumuzu ve toprağımızı kirletiyor. |
Sampah kimia yang beracun mencemari udara, air, dan tanah Zehirli kimyasal artıklar, havayı, suyu ve toprağı kirletiyor |
Aku tidak ingin menanam di tanah yang tercemar bekas mayat walkers. Çürük zombilerin olduğu toprağa bir şeyler ekmek istemem. |
Tanah yang tercemar oleh darah orang tak bersalah yang ditumpahkan dapat ditutupi dengan pendamaian hanya melalui darah orang yang menumpahkannya. Masum insanların dökülen kanlarıyla kirlenen bu dünya, ancak bu kanları dökenlerin kanıyla temizlenebilir. |
Kertas buatan tawon ini pun ramah lingkungan, tidak seperti proses pembuatan kertas oleh manusia yang mencemari udara, air, dan tanah! Kâğıt üretirken havayı, suyu ve toprağı kirleten insanın tersine yabanarıları çevreye zarar vermezler. |
Berikut ini beberapa keburukan yang diakibatkannya: hujan asam, pemanasan global, lubang-lubang di lapisan ozon, timbunan sampah, sampah beracun, herbisida dan pestisida yang berbahaya, limbah nuklir, tumpahan minyak, sampah bahan baku, ancaman terhadap spesies, danau-danau yang kering, air tanah yang tercemar, hutan yang rusak, tanah yang tercemar, humus yang lenyap, dan kabut campur asap yang merusak pepohonan dan hasil panen maupun kesehatan manusia. Bu korkunç sonuçlardan bazıları şunlardır: Asit yağmurları, yerkürenin ısınması, ozon tabakasının delinmesi, çöplerin çoğalması, zehirli atık yığınları, bitki ve böcekleri öldüren tehlikeli ilaçlar, nükleer artıklar, petrolün ve arıtılmamış lağım sularının denize dökülmesi, hayvan ve bitki türlerinin yok olması, ölü göller, yeraltı sularının kirletilmesi, ormanların yok edilmesi, toprağın kirletilmesi, toprağın ürün ekilecek tabakasının aşınması ve ağaçlara, ürünlere olduğu kadar insan sağlığına da zarar veren kirli hava. |
Mereka dapat menikmati kelimpahan makanan yang baik dan bervariasi, yang tumbuh di tanah yang tidak tercemar. Kirletilmemiş topraklar üzerinde yetişen çeşitli güzel yiyeceklerden bol bol sevinç duyabilirlerdi. |
Udara, air, dan tanah di bumi sedang dicemarkan dalam skala yang tidak ada duanya. Dünyanın havası, suyu, toprağı daha önce hiç olmadığı kadar kirlenmiştir. |
Endonezya öğrenelim
Artık pencemaran tanah'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.