Endonezya içindeki pengawet ne anlama geliyor?

Endonezya'deki pengawet kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte pengawet'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki pengawet kelimesi Koruyucu, prezervatif, koruyucu, kondom, küratör anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

pengawet kelimesinin anlamı

Koruyucu

(preservative)

prezervatif

(preservative)

koruyucu

kondom

küratör

Daha fazla örneğe bakın

Setelah pembunuhan Rosa si rambut hijau yang mendebarkan para dokter mengawetkannya dengan salep dan pasta bagi mayat.
Olağanüstü sarı saçlı Rosa'nın öldürülmesinin ardından, doktorlar onu merhem ve ölüler için özel madde ile korudular.
Dalam masyarakat yang menekankan kemudaan dan penampilan awet muda, permulaan dari gejala-gejala menopause dapat mencetuskan konsep yang salah: suatu akhir yang mendadak dari masa muda dan awal dari usia lanjut.
Gençliğe ve genç görünüme önem verilen toplumlarda, menopoz belirtilerinin ortaya çıkması, gençliğin aniden sona erdiği ve yaşlılığın başladığı şeklinde yanlış bir yoruma yol açabilir.
Setelah beberapa tahun, Anda dapat menebang sebagian pohon peneduh, masyarakat mendapat kayu akasia yang sudah diawetkan dengan kupasan bambu, dan mereka bisa mendirikan rumah, mereka punya cukup kayu bakar.
İnsanlar, bambu kabuğuyla sakladığımız akasya ahşabını alıyorlar. Böylece bir ev inşa edebiliyor ve yemek yapmak için yakacak odunları oluyor.
Aras Lebanon khususnya terkenal karena kayunya awet, indah, serta harum, dan juga tahan terhadap serangan serangga.
Lübnan sediri özellikle dayanıklılığı, güzelliği ve hoş kokusuyla, ayrıca böcek istilalarına direnciyle ünlüydü.
Para korban yang ditemukan telah diawetkan.
Teksas'ta bulunan kurbanların cesetleri hiç çürümemiş.
FOSIL adalah sisa berbagai bentuk kehidupan zaman dahulu yang terawetkan dalam kerak bumi.
FOSİLLER, eski yaşam biçimlerinin yerkabuğunda korunmuş kalıntılarıdır.
Benda-benda suci yang jutaan tahun diawetkan, Big Daddy.
Bunlar milyon yıldır korudukları kutsal eşyalar adamım.
Cara pengawetan lain adalah dengan dibekukan dalam es atau salju.
Karşı duranları ölümle ya da buz üzerinde yürümekle cezalandırırlar.
Saya pernah melihat gabus dicabut dari botol yang berusia seratus tahun lebih, dan anggurnya masih awet!
Yüz küsur yıllık şişelerden çıkan tıpalar gördüm ve şarap çok iyi şekilde korunmuştu!
Aku menjaga tubuhnya dengan mantra pengawet.
Cesedini bir büyü ile muhafaza ettim.
Protein dan membran sel bercampur dan menjadi pengawet alam.
Protein ve hücre zarı birbirine karışarak doğal koruyucu olarak görev yapıyor.
Para ilmuwan serta para penjarah makam telah menggali ribuan pekuburan dan menemukan jenazah yang terawetkan dengan baik dan terbungkus dalam beberapa meter kain tenun atau katun tanpa tenun.
Hem bilim adamları hem de mezar soyguncuları binlerce mezar kazdılar. Buralarda metrelerce dokuma kumaşla ya da sadece pamuk ipliğiyle sarılarak iyi durumda korunmuş ölü bedenler buldular.
Teknik pengawetan mayat mereka telah membuktikan itu.
Ceset saklama tekniklerinden anlaşılıyor.
Semua yang berhubungan dengan berburu atau mengawetkan daging, mengasapinya, apapun caranya, bicaralah dengan Kevin disana.
Avcılıkla, eti muhafaza etmekle, pişirmekle ya da bu tarz lüzumsuz işlerle ilgili bir sorun olursa Kevin'a danış.
Defensin terdiri dari 18-45 macam asam amino termasuk 6-8 residu sistein yang terawetkan.
6 ila 8 sistein kalıntısını saklayan 15-20 amino asitden meydana gelmişlerdir.
Dari mana pun asalnya, susu tidak awet kecuali jika didinginkan.
Kaynağı ne olursa olsun, süt soğutulmadan uzun süre muhafaza edilemez.
Sebelum kulkas digunakan secara umum di daerah ini, konk diawetkan dengan cara dikeringkan.
Buzdolapları bu adalarda yaygın olarak kullanılmaya başlanmadan önce concha bozulmaması için kurutuluyordu.
Mereka ingin awet muda selama-lamanya.
Sonsuza dek genç kalmak istiyorlar.
Artikel pertama akan membahas lima batu bata rohani untuk membangun perkawinan yang awet dan kokoh, serta semen yang akan merekatkannya.
İlk makalede güçlü ve dayanıklı bir yuvanın beş yapıtaşını ve bu yapıtaşlarını bir arada tutan harcı göreceğiz.
Mereka yang tinggal jauh dari laut biasanya makan ikan yang diawetkan dengan direndam dalam larutan atau digarami.
Daha iç kesimlerde yaşayanlarsa genellikle salamura veya tuzlanmış balık yerdi.
Pasir gurun yang panas dan kering yang menyelimuti sebagian besar Pesisir Pasifik Peru telah menjadi tempat ditemukannya ribuan mayat yang dimumikan dan terawetkan dengan baik.
İyi saklanmış binlerce mumyalanmış beden, Peru’nun Pasifik Kıyılarını örten sıcak ve kurak çöl kumlarının altında kalmıştı.
Oh, keajaiban membantu kita tetap awet muda, kau tahu.
Bilirsin, sihri genç kalmamıza yardım etti.
Bagaimana caranya mendesain lemari dapur yang awet yang cocok dengan rumah berlekuk yang baru dibangun?
Daha şimdi inşa ettiğin kavisli yapının hakkını vererek, dayanıklı bir mutfak tezgahını nasıl tasarlarsın?
Unsur-unsur yang ada dalam garam maupun kegunaan sebagai bahan pengawet disebut secara kiasan dalam Alkitab.
Tuzun bu özelliği, hem de koruyucu yararları Mukaddes Kitapta mecazi olarak ele alınır.
Menurut para pendukung teori ini, bila seseorang mati, tubuh dapat dibekukan, diawetkan sampai saat ditemukannya cara pengobatan yang dewasa ini belum ada.
Bunu savunanlar, bir kişi öldüğü zaman, bugün tedavisi imkânsız olan sorununa tedavi yöntemi bulunana kadar bedeninin dondurulabileceğini belirtiyorlar.

Endonezya öğrenelim

Artık pengawet'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.