Endonezya içindeki penjara ne anlama geliyor?
Endonezya'deki penjara kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte penjara'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki penjara kelimesi cezaevi, hapis, hapishane, Cezaevi anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
penjara kelimesinin anlamı
cezaevinoun Sayang baginya, Penjaga yang dia pukul telah menjadi seorang kepala penjara sekarang. Onun şansına, yumruk attığı gardiyan şu an cezaevi müdürü. |
hapisnoun Kalau ini tipuan, bakal kubunuh kau dan masuk penjara. Eğer bu da bir sahtekarlıksa gerçekten seni öldürür hapse öyle yollarım. |
hapishanenoun Aku sudah menjadi sipir penjara selama sepuluh tahun. On yıldır hapishane müdürüydüm. |
Cezaevi
”Penjara sama sekali tidak merehabilitasi para pelanggar hukum,” kata Larry, yang selama hidupnya sering keluar-masuk penjara. Yaşamının büyük bir kısmını hapse girip çıkarak geçirmiş olan Larry şunları söylüyor: “Cezaevi insanı asla ıslah etmez. |
Daha fazla örneğe bakın
Dan pengajuan banding tersebut dilakukan setelah Michael menghabiskan masa hukumannya, ketika dia sudah bebas dan kembali bekerja mengurus keluarganya dan akhirnya dia harus kembali ke penjara. Ve bu arada, bu temyiz o cezasını çektikten sonra kabul edildi bu yüzden dışarıdaydı, bir işte çalışıyordu ve ailesine bakıyordu ve cezaevine geri dönmek zorundaydı. |
Aku bisa memasukkanmu ke penjara wanita dan kau akan tetap di situ selagi kau berusaha bebas bersyarat. Seni kadınlar hapishanesine koyarım mahkemeni beklerken orada kalırsın. |
Calvin memperlakukan Servetus dengan kejam di penjara. Calvin, hapiste Serveto’ya çok acımasız davrandı. |
Yang paling mengesankan para petugas penjara adalah manfaat yang bertahan lama dari program relawan ini. Görevlileri en çok etkileyen, bu işin yararının kalıcı olmasıdır. |
Setelah dua tahun di penjara, rasul Paulus sekarang berdiri di hadapan penguasa Yahudi, Herodes Agripa II. Resul Pavlus iki yıl hapiste kaldıktan sonra, şimdi Yahudilerin hükümdarı II. |
Hukuman penjara yang ditangguhkan itu tidak dilaksanakan dan akan dihapus dari rekam jejak mereka apabila untuk kurun waktu tertentu mereka tidak mengulang pelanggaran. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması durumunda, verilen hapis cezaları infaz edilmiyor ve belli bir süre zarfında yeni bir suç işlemediği takdirde, verilen karar kişinin adli sicilinden çıkartılıyor. |
DEMIKIAN reaksi seorang petugas penjara di Polandia terhadap sebuah artikel tentang pekerjaan Saksi-Saksi Yehuwa, seperti yang dilaporkan pada terbitan 15 Oktober 1998. POLONYALI bir cezaevi görevlisi, Yehova’nın Şahitlerinin 15 Ekim 1998 tarihli dergimizde anlatılan faaliyetine böyle tepki gösterdi. |
Checkpoint 19 bukan penjara murahan. Denetim Noktası 19 boş beleş bir mapushane değil. |
Harian itu menjelaskan, ”Di Polandia, misalnya, agama menggabungkan diri dengan negara, dan gereja menjadi lawan gigih dari partai yang sedang memerintah; di GDR [dahulunya Jerman Timur] gereja menyediakan keleluasaan bagi para pembelot dan mengizinkan mereka menggunakan gedung-gedung gereja untuk tujuan-tujuan organisasi; di Cekoslovakia, golongan Kristen dan demokrat bertemu di penjara, mulai saling menghargai, dan akhirnya bersatu menggalang kekuatan.” Gazete şu ayrıntıları verir: “Örneğin, Polonya’da, dinsel sınıf halkla birleşti ve kilise, iktidardaki partiye karşı sert bir muhalefet oluşturdu; eski Doğu Almanya’da kilise, muhalif gruplara ücretsiz yer sağlayıp, kilise binalarını kendi fikirlerini yaymak için kullanmalarına izin verdi; Çekoslovakya’da, Hıristiyanlar ve demokratlar hapiste karşılaştı ve birbirinin değerini takdir eden bu iki grup sonunda güçlerini birleştirmeye karar verdi.” |
Kami berada di satu sel penjara yang sama. Hapiste aynı hücrede kaldık. |
Pada mulanya, para pejabat penjara hanya mengizinkan para tahanan Saksi untuk memiliki lektur Alkitab yang diterbitkan Saksi-Saksi Yehuwa dalam jumlah terbatas. Bir ara hapishane yetkilileri Şahit mahkûmların, Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanmış Mukaddes Kitaba dayalı yayınları yanlarında sadece kısıtlı sayıda bulundurmasına izin verdi. |
Tubuhnya ada di penjara, namun pikirannya bebas. Onun bedeni hapisteydi fakat akli ozgurdu. |
Kalau ini tipuan, bakal kubunuh kau dan masuk penjara. Eğer bu da bir sahtekarlıksa gerçekten seni öldürür hapse öyle yollarım. |
* Di sejumlah penjara, Saksi-Saksi juga menyelenggarakan pertemuan ibadat setiap minggu. —Ibrani 10:24, 25. * Bazı hapishanelerde Şahitler haftalık ibadetlerini de yapabiliyor (İbraniler 10:24, 25). |
Hubungi Paman dan katakan padanya keluarkan aku dari penjara, oke? Dayımı ara ve bana bir avukat ayarlamasını söyle, tamam mı? |
Menurut cerita rakyat yang populer, kedua pohon raksasa yang berongga ini, masing-masing bisa menampung beberapa orang, digunakan sebagai penjara pada abad ke-19. Birçokları, içlerinde birkaç kişi alacak büyüklükte oyuklar olan bu dev ağaçların 19. yüzyılda hapishane görevi gördüğüne inanıyor. |
Para petugas penjara memperlihatkan minat dengan meminta 40 eksemplar lagi untuk mereka. Cezaevi görevlileri de kendileri için 40 dergi rica ederek ilgilerini gösterdiler. |
Saya mengatakan bahwa para pejabat memasukkan kalian semua ke dalam penjara, bukan karena kepercayaan kalian, tetapi karena kalian mengabar kepada orang-orang lain. Ona, inançlarından dolayı değil, başkalarına va’zettiğinden dolayı hapse atıldığını söyledim. |
Mako, siapa yang menjebloskanmu ke penjara? Mako, kim seni hapse tıktırdı? |
Masuk dalam perampokan dan penyerangan bersenjata, tapi dalam sistem dia disebut pembunuh bayaran, mengendalikan narkoba, bergerak di dalam sistem, antar penjara, antar negara. Silahlı soygun ve saldırıdan gelmişti, ama sistem içinde onun bir kiralık katil olduğu, hapishaneler ve eyaletler arası cinayetleri ve hareketleri kontrol ettiği söyleniyor. |
Makanan di penjara garing sekali İçeride yemeklerin tadı tuzu yoktu |
Tidak, Camille, Aku tidak pergi ke penjara Hayır, Camille, hapse girmeyeceğim |
Itu akan menjadi cerita lucu untuk diberitahu teman sekamarmu di penjara! Hapiste oda arkadaşlarına anlatmak için komik bir hikaye olacak! |
Telah saya habiskan 20 tahun di penjara. dianggap berbahaya bagi masyarakat. 20 yıl boyunca bir kafese kapatıldım. Topluma tehlikeli bir insan olarak görüldüm. |
Jika aku menyerahkanmu, kau juga akan menyerahkanku, lalu kita berdua akan berakhir di penjara. Seni ele verirsem sen de beni ele verirsin, sonuçta ikimiz de hapsi boylarız. |
Endonezya öğrenelim
Artık penjara'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.