Endonezya içindeki pusar ne anlama geliyor?

Endonezya'deki pusar kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte pusar'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki pusar kelimesi göbek, Göbek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

pusar kelimesinin anlamı

göbek

noun

Tali pusar yang mengangkut oksigen dan zat gizi sudah tidak ada lagi.
Ana rahmindeyken oksijeni ve besini taşıyan göbek bağı artık yoktur.

Göbek

noun

Kau pendek, pusarmu menonjol, dan kau menjadi pada ibumu yang malang.
Göbeğin dışarı sarkmış. Ve zavallı annenin üzerinde büyük sorumluluksun.

Daha fazla örneğe bakın

Jauh di atas Kutub Selatan ada sebuah pusaran udara yang besar sekali dengan awan-awan yang terdiri dari partikel-partikel es kecil, yang memberikan khlorine berjuta-juta permukaan kecil di mana ia dapat menarikan dansa mautnya dengan ozon secara lebih cepat lagi.
Güney Kutbu üzerinde, çok yükarılarda küçük buz parçacıklarından oluşan büyük bir bulut girdabı bulunmaktadır. Bu da klor moleküllerine, üzerinde ozonla ölüm dansını daha da hızlandırmak üzere, milyonlarca küçük yüzey sağlamaktadır.
Lihat, Sang Dewi memiliki pusar.
Bakın, Kutsal Tanrıçada kutsal bir karın butonu var.
Karena terbentuk di laut, pusaran itu biasanya dideteksi bila kebetulan terlihat.
Denizde oluştuklarından görülmeleri ancak tesadüf eseridir.
Salah satu masalah terbesar yang kami hadapi adalah lalat-lalat yang bertelur di pusar domba.
En büyük problemlerden biri ise koyunların karnına yumurtalarını bırakan sineklerdi.
Ia menjelaskan bahwa karena kegelapan mental dan rohani, dunia ini berada dalam suatu pusaran moral, terperosok semakin dalam.
Ruhsal ve zihinsel karanlık yüzünden dünyanın ahlaksal bir batak içinde olduğunu ve giderek daha da derine battığını açıklamıştı.
Tali pusar yang mengangkut oksigen dan zat gizi sudah tidak ada lagi.
Ana rahmindeyken oksijeni ve besini taşıyan göbek bağı artık yoktur.
Harus diakui bahwa bagi tubuh yang berdosa film-film ini sangat menarik—seperti pusaran air yang menghisap ke bawah orang-orang yang tidak waspada.
Böyle filmlerin, farkında olmayanları içine çeken bir girdap gibi, kâmillikten düşmüş olan bedeni büyüleyebileceğini kabul etmek gerekir.
Ketika turbin berputar, pusaran ini menghasilkan listrik 8. 000 watt, siang dan malam.
Türbün bıraktığı zaman, 8000 wattlık elektrik üretecek, gece ve gündüz.
Tali pusarnya melilit lehar
Göbek kordonu boynuna dolanmış.
Namun jika teman Anda benar-benar tenggelam dalam pusaran air yang sangat kuat, apakah Anda sendiri akan melompat ke dalamnya?
Fakat arkadaşın harfi anlamda güçlü bir girdapta boğulmak üzere olsaydı, arkasından atlar mıydın?
Saat Kamu bernapas tempatkan kekuatanmu pada pusar dan tarik napas perlahan... kemudian secara perlahan-lahan menghembuskan napas.
Karnına baskı uygularken derin derin nefes alıp vermelisin.
Bahkan ada pusaran airnya.
İçinde kazan bile varmış.
Ke pusaran arus di selatan kepulauan Galapagos.
Girdabın içerisinde Galapagos'un güneyini takip etmişiz.
" Pusarmu seperti piala bulat yang diinginkan tapi bukan minuman keras.
" Yuvarlak bir kadeh gibi göbeğin içinde şarap eksilmeyen. "
Banyak yang sudah merasa puas hanya dengan menghindari batu-batu karang dan pusaran air dari kehidupan sehari-hari.
Birçokları sadece günlük yaşamdaki kaya ve girdaplardan kaçınabilirse memnun olur.
Pikir dia bisa mulai keluar di beberapa tempat sampah toko minuman keras dengan tali pusar membungkus lehernya dan tidak percaya?
Düşün ki; göbek bağı boynuna dolanmış olarak çöp kovasında, önceden stoklanmış likör eşliğinde uğurlanabilecekken Tanrı'ya inanmayacak?
Tali pusarnya terjerat.
Göbek kordonu düğümlendi.
Perasaan terasing yang menguasainya dapat dengan cepat menyedotnya ke dalam pusaran keputusasaan yang dalam.
Kendini toplumdan soyutlama duygusu karşı koyulamaz bir hale gelip, kişiyi kolayca ümitsizliğe düşürebilir.
Pasang di tali pusarnya, Ambil handuk, handuk!
Ortasından kes, havluyu al
Terperangkap dalam pusaran air dari kekuatan-kekuatan yang saling bertentangan ini adalah massa orang Yahudi, yang ”terus dikuliti dan dibuang seperti domba-domba tanpa gembala”.—Matius 9:36.
Bu çatışan güçlerin girdabına yakalananlar ise, “çobanı olmıyan koyunlar gibi şaşırmış ve dağılmış” olan Yahudi halkıydı.—Matta 9:36.
Bila kita dapat mendapatkan reaktor itu ke dalam keadaan kritis ke dalam pusaran radiasi itu dapat menetralkan polaritasnya.
O reaktörlerin girdabın içinde eşiğe ulaşmasını sağlarsak beta radyasyonu kutbu tersine çevirebilir.
Tindik pusar, misalnya, rentan iritasi karena terus-menerus bergesekan dengan pakaian.
Örneğin göbek delindikten sonra, kıyafetler sürtündüğü için göbek deliği tahriş olabilir.
Tak lama kemudian, Anda merasa terkurung oleh pusaran emosi-emosi lainnya yang begitu kuat dan menyakitkan.
Kısa sürede kendinizi, çok sayıda başka acı ve güçlü duyguya yenik düşmüş bulabilirsiniz.
Dan bintang hantu yang misterius—tampak seperti pusaran air kosmik yang luar biasa kuatnya—sekarang diperkirakan bersembunyi, tidak terlihat dalam banyak galaksi.
Ayrıca esrarengiz kara deliklerin—hayal edilemeyecek kadar güçlü kozmik girdaba benzer oluşumlar—birçok galakside görünmeyecek şekilde gizlendiğine inanılıyor.
Mengingat hal ini, betapa menghiburnya pernyataan Alkitab bahwa ’takut akan Yehuwa’ adalah ”kesembuhan bagi pusarmu dan kesegaran bagi tulangmu”!—Amsal 3:7, 8.
Bu konuda Mukaddes Kitabın şu ifadesi ne kadar teselli edicidir: ‘Yehova korkusu senin bedenine (göbeğine) şifa ve kemiklerine iliktir.’—Süleymanın Meselleri 3:7, 8.

Endonezya öğrenelim

Artık pusar'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.