Endonezya içindeki sabar ne anlama geliyor?
Endonezya'deki sabar kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte sabar'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki sabar kelimesi Sabır anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
sabar kelimesinin anlamı
Sabır
Kesabaran merupakan kebajikan yang sukar ditemukan belakangan ini. Bugünlerde sabır nadir bir erdemdir. |
Daha fazla örneğe bakın
Kekuatan akan datang karena kurban pendamaian Yesus Kristus.19 Penyembuhan dan pengampunan akan datang karena kasih karunia Allah.20 Kebijaksanaan dan kesabaran akan datang dengan percaya pada waktu Tuhan untuk kita. İsa Mesih’in kefaret edici kurban oluşu sayesinde güç gelecektir.19 Tanrı’nın lütfu sayesinde iyileştirme ve affedilme gelecektir.20 Rab’bin bizim için olan zamanlamasına güvenmekle akıl ve sabır sahibi oluruz. |
Memberi Instruksi dengan Kesabaran Sabırla Öğretmek |
Kemungkinan, mengapa Paulus memberi tahu jemaat di Korintus bahwa ”kasih itu panjang sabar”? Pavlus Korintoslulara, “sevgi çok sabreder” sözünü muhtemelen hangi amaçla söyledi? |
Saya tidak sabar untuk tur berikutnya. Gelecek turu iple çekiyorum. |
Terima kasih atas kesabaranmu. Sabrın için çok teşekkürler. |
Milton melihat pentingnya bersandar dengan sabar pada Allah. Milton, sabırla Tanrı’ya güvenmenin değerini gördü. |
9 Para orang-tua perlu berlaku panjang sabar jika mereka ingin sukses dalam membesarkan anak-anak mereka. 9 Çocuklarını yetiştirmekte başarılı olmak için ana-babalar tahammül göstermeli. |
Jadi Santa memberikan kesabaran padanya. Onun yerine, Noel Baba ona biraz sabır verdi. |
(Kolose 3:13) Bukankah kita membutuhkan kesabaran demikian? (Koloseliler 3:12) Bizim böyle bir sabra ihtiyacımız var mı? |
Bersyukur ’kan kesabaran-Mu. Minnetle dolu yüreğimiz. |
Aku sudah tak sabar. Bekleyemedim. |
Sekalipun demikian, Ia dengan sabar memperingatkan dan mendisiplin mereka, berulang kali mengampuni mereka pada waktu mereka bertobat. Ama yine de onları sabırla uyardı, terbiye etti ve tövbe ettiklerini gösterdiklerinde defalarca bağışladı. |
Berdoalah memohon ketabahan dan kesabaran. Cesaret ve sabır için dua edin. |
Aku tak sabar ingin dilayani. Hizmetlerinizi sabırsızlıkla bekliyorum. |
Nah, aku tidak sabar melihatnya. İzlemek için sabırsızlanıyorum. |
Aku tahu Isldm mengajarkan kesabaran dan ketekunan tetapi Anda tidak bisa Anda memberikan makanan bagi orang lain. İslama göre sabır ve sebat göstermek gerektiğini biliyorum. Ama yine de yiyeceklerinizi diğerlerine vermeye devam edemezsiniz. |
Namun, persis ketika perjalanan panjang yang melelahkan itu akan berakhir, ia kehilangan kesabarannya di hadapan seluruh bangsa itu dan tidak menaati petunjuk Allah. Ne var ki, bu uzun ve yorucu yolculuğun bitiminde Musa tüm milletin önünde kendini kaybedip öfkelendi ve Tanrı’nın talimatlarına itaat etmedi. |
Tidak lama kemudian kami melihat bahwa hal itu akan menuntut banyak waktu, pelajaran, dan kesabaran. Kristi’ye bunu öğretmenin ne kadar çok vakit, çalışma ve sabır gerektireceğini bir süre sonra gördük. |
Zakharia dan Elisabet adalah teladan yang baik dalam iman dan kesabaran. Zekeriya ve Elisabet, iman ve sabır konusunda iyi örneklerdi. |
Tak sabar menunggu. Sabırsızlanıyorum. |
Kesabaran membantu saya menanggung ketidaknyamanan dan kesulitan akibat kelumpuhan. Sabır, felcin yarattığı sıkıntı ve zorluklara dayanmamı sağlıyor. |
Ia ingin kita berada di antara orang-orang yang oleh Paulus dilukiskan di Ibrani 6:11, 12, ”Kami ingin, supaya kamu masing-masing menunjukkan kesungguhan yang sama untuk menjadikan pengharapanmu suatu milik yang pasti, sampai pada akhirnya, agar kamu jangan menjadi lamban, tetapi menjadi penurut-penurut mereka yang oleh iman dan kesabaran mendapat bagian dalam apa yang dijanjikan Allah.” O, resul Pavlus’un İbraniler 6:11, 12’de tarif ettiği insanlar arasında bulunmamızı istiyor. “Ve arzu ediyoruz ki, ümidin tamamlığı için, her biriniz sonuna kadar ayni gayreti göstersin, ta ki, tembel değil, fakat iman ve sabır vasıtası ile vaitlere varis olanlara uyanlar olasınız.” |
16 Dengan kesabaran dan kebaikan hati seperti itu, kita juga dapat menguatkan orang-orang yang khawatir akan kesehatan mereka, yang kecil hati karena di-PHK, atau yang sulit memahami ajaran Alkitab tertentu. 16 Sağlık sorunları yüzünden kaygılanan, işini kaybettiği için morali bozuk olan ya da Kutsal Yazılardaki bir öğretiyi kabul etmekte zorlanan kişileri sabırlı ve nazik bir şekilde teşvik edebiliriz. |
Sabar sedikit. Sabredin biraz yahu. |
Seorang petugas kesehatan mental mengamati, ”Dalam beberapa keluarga, bila terjadi suatu krisis, orang-tua dapat kehilangan kesabaran mereka dan membuat keputusan yang tergesa-gesa meskipun dalam keadaan normal mereka adalah orang-orang yang adil.” Akıl ve ruh sağlığı alanında hemşirelik yapan biri şu gözlemde bulundu: “Bazı ailelerde ana-babalar genelde iyi insanlar olsalar da, sürekli sıkıntı dönemlerinde kendilerini kaybederek acele kararlar alabiliyorlar.” |
Endonezya öğrenelim
Artık sabar'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.