Endonezya içindeki saya ne anlama geliyor?
Endonezya'deki saya kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte saya'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki saya kelimesi ben, Pazar bölümleme, benim anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
saya kelimesinin anlamı
benpronoun (Kendisine değinen konuşmacı veya yazar.) Pada jam sibuk kemacetan memperlambat kedatangan saya selama dua jam. Kalabalık saatteki bir trafik sıkışıklığı benim varışımı iki saat geciktirdi. |
Pazar bölümlemepronoun |
benimpronoun Pada jam sibuk kemacetan memperlambat kedatangan saya selama dua jam. Kalabalık saatteki bir trafik sıkışıklığı benim varışımı iki saat geciktirdi. |
Daha fazla örneğe bakın
* Kerajaan saya kotoran hey, lihat, polisi. ♪ Kumdan krallığım Bakın, polisler. |
Setelah melewati dia, saya mendapat kesan kuat saya harus kembali dan menolongnya. Çocuğu geçtikten sonra, geri dönüp çocuğa yardım etmem gerektiğine dair güçlü bir his duydum. |
Saya perlu bantuan. Yardıma ihtiyacım var. |
Namun, keesokan paginya ia menelepon dan berkata, ”Saya telah menemukan properti yang Anda cari.” Fakat ertesi sabah arayıp “Arsanızı buldum,” dedi. |
Aku punya hal yang baik terjadi dengan Rachel, 2.062 dan saya ingin melihat bahwa melalui. Rachel ile işler yolunda gidiyor ve ben de böyle devam etmesini istiyorum. |
Melalui tulisan tangan kanak-kanak yang masih kasar, yang dia kenali sebagai tulisannya sendiri, dia membaca kata-kata yang telah ditulisnya 60 tahun silam: “Ibu tersayang, saya mengasihimu.” Kendisine ait olduğunu fark ettiği derme çatma çocuksu el yazıyı, 60 yıl önce yazmış olduğu şu sözleri okudu: “Anneciğim, seni seviyorum.” |
Saya tidak percaya bahwa ketidak-tahuan adalah kebahagiaan. Bilmemenin mutluluk olduğuna inanmıyorum. |
Dan Saya memberikannya kembali, karena Saya tidak mau semua orang berpikir bahwa yang Saya lakukan, Saya lakukan hanya untuk uang -- Saya tidak. Geri verdim çünkü hiç kimsenin yaptığım şeyi para için yaptığımı düşünmesini istemedim -- istemiyorum. |
saya khawatir untuk keselamatan Anda. güvenliğin için endişeleniyorum. |
Bersama kedua anak saya sekarang İki çocuğumla birlikte, bugünkü halim |
" Saya pikir itu hal yang paling konyol yang pernah saya dengar. " " Bence bu duyduğum en saçma sapan şey. " |
Anda berpikir penembak jitu roket akan membawa saya keluar? Sniper roketlerinle beni alt edebileceğini mi sandın? |
Tetapi, pelajaran Alkitab yang teliti membantu saya mengembangkan persahabatan dengan Bapak dari Yesus, Allah Yehuwa. Bununla birlikte Kutsal Kitabı dikkatle incelemem, öncelikle Yehova Tanrı’yla yakın bir dostluk geliştirmeme yardım etti. |
Ini favorit saya. Bu benim favorim. |
Ada banyak orang, seperti saya contohkan, yang luar biasa, yang meyakini hak- hak wanita di Saudi, dan berusaha, meskipun dengan mengahadapi banyak kebencian, karena berbicara dan menyuarakan pandangan mereka Demin size bazı örneklerini gösterdim. Suudi Arabistan'da kadınların haklarına inanan ve deneyen ayrıca seslerini yükseltip görüşlerini belirttikleri için çok fazla nefretle yüzleşen muhteşem insanlar. |
Cukup membuat dahi saya sakit! " Oldukça alnımı ağrısı yapar! ́ |
Saya bersyukur kepada Yehuwa bahwa Ia menguatkan kesanggupan berpikir yang saya miliki, sehingga kengerian yang saya alami tidak mendominasi pikiran saya sepanjang tahun-tahun yang telah berlalu. Yaşadığım korkunç olayların yıllar boyunca düşüncelerime hâkim olmaması için düşünme yeteneğimi kuvvetlendirdiğinden dolayı Yehova’ya müteşekkirim. |
Tolong berikan kepada saya apa yang sudah anda beritahukan pada saya sebelumnya. Lütfen bana bahsettiğiniz şeyi verin. |
Joe, Tolong jauhkan tanganmu dari saya. Joe, lütfen ellerini üzerimden çek. |
Sewaktu ini terjadi, saya berdoa kepada Yehuwa, dan Ia memperbarui tekad saya untuk terus melakukan apa yang saya bisa.”—Mazmur 55:22; Lukas 11:13. Böyle olduğunda Yehova’ya dua ediyorum; O elimden geleni yapmaya devam etme kararlılığımı canlı tutuyor.”—Mezmur 55:22; Luka 11:13. |
Saya tidak berpikir itu benar. Bence bu doğru değil. |
Setelah Misa, saya bertanya kepadanya bagaimana mungkin seseorang dapat dibenarkan menjadi seorang Kristen dan pada saat yang sama bertempur dalam perang ini. Törenden sonra ona, bir Hıristiyan olarak bu savaşta savaşmayı nasıl haklı çıkarabileceğini sordum. |
Sangat brilian -- itu dia jarak yang tadi saya maksudkan -- sebuah konstruksi psikologis untuk melindungi dari karya kita sendiri. İşte budur! Aradığım o "ruhsal mesafeyi" bulmuştum, eserimin sonuçlarından kendimi koruyacak düzenek buydu. |
Itu yang saya inginkan, tetapi tahun depan aku mungkin harus pergi ke New York. Niyetim öyle, ama önümüzdeki ay New York'a gitmeliyim. |
" Ha, ha, anak saya, apa yang anda lakukan dengan itu? " ́Ha, ha, oğlum, bu ne yapabilirim? " |
Endonezya öğrenelim
Artık saya'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.