Endonezya içindeki sumur ne anlama geliyor?

Endonezya'deki sumur kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte sumur'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki sumur kelimesi kuyu anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

sumur kelimesinin anlamı

kuyu

noun

Violet menolak, dan sebagai hukumannya ia dilarang mengambil air di sumur umum.
Violet reddetti ve ceza olarak halka açık kuyudan su çekmesi engellendi.

Daha fazla örneğe bakın

Orang yang Tak Dikenal di Sumur
Kuyu Başında Bir Yabancı
Aku menemukannya di dasar sumur.
Onu bir kuyunun dibinde buldum.
Ember besar atau kantong air dari kulit diikatkan pada ujung tali yang panjang dan diturunkan ke dalam sumur.
Uzun bir ipin ucuna büyük bir kova veya deri tulum takılır ve kuyuya sarkıtılır.
Yang membuat gurun itu cantik adalah di suatu tempat tersembunyi sumur.
Çölü güzel kılansa, bir yerinde bir kuyu saklı olması.
Kita tidak perlu sumur yg dalam.
Bu kadar derin bir şey yapmalarına gerek yoktu.
Ini bukan air biasa melainkan air yang sama yang Kristus Yesus bicarakan ketika ia berkata kepada wanita Samaria di pinggir sumur, ”Barangsiapa minum air yang akan Kuberikan kepadanya, ia tidak akan haus untuk selama-lamanya. Sebaliknya air yang akan Kuberikan kepadanya, akan menjadi mata air di dalam dirinya, yang terus-menerus memancar sampai kepada hidup yang kekal.”
Hem de bildiğimiz su ile değil; İsa Mesih’in, Samiriyeli kadına kuyu başında şu sözleri söylerken değindiği suyla: “Kendisine benim vereceğim sudan kim içerse, ebediyen susamaz, fakat ona vereceğim su kendisinde ebedî hayat için fışkıran su kaynağı olur.”
Namun, ia tidak menahan diri untuk memberikan kesaksian kepada seorang wanita Samaria di sebuah sumur.
Yine de, bir kuyunun başındaki Samiriyeli kadına şahitlik etmekten kaçınmadı.
" Sumurku datang, Bick. "
" Kuyumdan petrol çıktı Bick. "
Ketika berbicara kepada seorang wanita religius yang ia jumpai di dekat sebuah sumur, Yesus Kristus menandaskan perlunya mengetahui kebenaran tentang Allah.
İsa Mesih, bir kuyunun başında tanıştığı dindar bir kadınla konuşurken Tanrı hakkındaki hakikati bilmenin önemine dikkat çekti.
Air yang tidak tercemar tampaknya juga dapat dikumpulkan dengan menggali sumur di tanah basah di sekitar Sungai Nil. —Keluaran 7:24.
Ayrıca Nil nehri dolaylarındaki ıslak topraklarda çukurlar kazarak da henüz kana çevrilmemiş su bulmuş olabilirler.—Çıkış 7:24.
Tembakkan itu ke sumur injeksi.
Orayı delerek yok edeceğim.
Sumur Yakub, di kaki kedua gunung ini, masih dapat dikunjungi.
Bu dağların eteğindeki Yakub’un kuyusu hâlâ ziyaret edilebilir.
Violet menolak, dan sebagai hukumannya ia dilarang mengambil air di sumur umum.
Violet reddetti ve ceza olarak halka açık kuyudan su çekmesi engellendi.
Kemudian ia bertanya, ”Siapakah di antara kamu yang tidak segera menarik ke luar anaknya atau lembunya kalau terperosok ke dalam sebuah sumur, meskipun pada hari Sabat?”
Sonra onlara şunu sordu: ‘Sizden kim, oğlu ya da öküzü Sebt günü kuyuya düşse, onu hemen çıkarmaz?’
Nah, di Haran, mereka berhenti di dekat sebuah sumur karena mereka tahu orang-orang akan datang mengambil air di situ.
Eliezer ve diğer hizmetçiler Harran’a varınca bir kuyunun başında durdular. Çünkü Eliezer birazdan insanların su çekmeye geleceğini biliyordu.
Di Afrika, puluhan ribu sumur bor, sumur, dan pompa —yang kebanyakan dibangun belum lama ini dengan bantuan dana asing —telah mengalami kerusakan yang tak dapat diperbaiki ”karena alasan sepele yang dapat dihindari: tidak dirawat”. —INSTITUT LINGKUNGAN DAN PENGEMBANGAN INTERNASIONAL, INGGRIS.
Afrika’da birçoğu son zamanlarda dış ülkeler tarafından yardım amacıyla yapılmış onbinlerce sondaj deliği, kuyu ve tulumbanın harap halde olmasına yol açan şey, “basit ve önlenebilir bir neden: bakımsızlık” (ULUSLARASI ÇEVRE VE KALKINMA ENSTİTÜSÜ, BRİTANYA).
Guru-guru palsu mirip sumur kering itu.
Sahte öğretmenler de kurumuş kuyular gibidir.
Karena kau ingin sumur itu,'kan?
Çünkü o kuyuyu istiyordun değil mi?
Suatu teknik lain yang sangat populer adalah dengan mengukur gas radon dalam air sumur.
Çok kullanılan başka bir teknik yöntem ise, kuyu suyundaki radon gazının oranını ölçmektir.
13 Kulitmu seperti firdaus pohon delima, dengan buah-buah terbaik,+ tanaman pacar beserta tanaman serai wangi;+ 14 serai wangi+ dan tanaman kumkuma,+ jerangau+ dan kayu manis,+ beserta segala jenis pohon kemenyan, mur dan gaharu,+ beserta segala jenis wewangian terbaik;+ 15 mata air di kebun, sumur air bersih,+ dan aliran air yang lembut dari Lebanon.
13 Tenin bir nar cenneti, içinde en iyi meyveler,+ kına çiçeği ve hintsümbülü+ var; 14 hintsümbülü+ ve safran,+ hoş kokulu kamış+ ve tarçın,+ her tür akgünlük ağacı, mürrüsafi, sarısabır+ ve en güzel kokular. + 15 Tenin, bahçelerde bir pınar, bir taze su kuyusu;+ Lübnan’dan şırıl şırıl akıp gelen bir dere.
Sumur tua yang akan mengering, ingat?
Eski kuyu kururdu hani.
Mereka bilang ada sesuatu yang spesial tentang sumur ini.
Bu kuyuda özel bir şeylerin olduğunu söylerler.
Yesus telah memberi tahu murid-muridnya untuk tidak mengidentifikasi dirinya sebagai sang Mesias, namun ia tidak dengan kaku berpaut kepada peraturan itu sewaktu ia mengidentifikasi dirinya sebagai Mesias kepada seorang wanita Samaria di sumur.
İsa, resullerine kendisini Mesih olarak tanıtmamalarını söyledi, yine de, kuyu başında Samiriyeli bir kadına kendisini böyle tanıtırken bu kurala katı bir şekilde bağlı kalmadı.
Aku masih menyalahkanku soal peristiwa sumur itu.
Kuyu için hala beni suçluyorsun.
Aku menghabiskan banyak waktu kecilku melemparkan koin ke sumur berharap untuk mendapatkan teman.
Çocukluğumun büyük kısmı, dilek kuyularına arkadaş için para atmakla geçti.

Endonezya öğrenelim

Artık sumur'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.